ORKİMDER

SESSİZ SAVAŞ

“KÜRESEL ISINMA” İLE SONUÇ; ENERJİ KITLIĞI

Dünyamız, son üç senedir öncesinde bir benzeri tecrübe edilmemiş kadar zor, bir o kadar da belirsiz bir dönemden geçiyor. 2019’da küresel ısınma gündemimizin en çarpıcı konu başlığı iken, 2020’de Covid-19 ve pandemi gerçeği hayatımıza beklemedik bir şekilde giriş yaptı. 2022 Haziran ayından beri dünyayı bir noktada adeta durdurmuş olan pandeminin şiddeti azalmaya başladı. Ne var ki, gerek Çin’in izlediği sıfır hasta politikası gerekse yeni varyantların tedarik zinciri üzerinde oluşturmaya devam ettiği kısıtlar, hem ekonomik hem de sosyal olarak yaşantımızdaki etkilerini sürdürmeye devam ediyor.

Tam pandemi etkisi azalıyor ve ekonomik olarak daha dengeli bir döneme giriyoruz derken 2022’de iki yeni kriz ile karşı karşıya kaldık. Bu krizlerden birincisi pandemi döneminde ekonomileri rahatlamak için başta Amerikan merkez bankası olmak üzere Avrupa Birliği ile diğer gelişmiş ekonomilerin Merkez Bankalarının para basma politikası ve pandemi sonrası bu fazla paranın sistemden çekilmesi stratejisi oldu. Bu izlenen para politikası ile ekonomik sistemde azalan para arzının mal fiyatlarını artırdığı bir döneme girdik. Üstüne eklenen tedarik zinciri sıkıntıları nedeni ile hammadde fiyatlarının katlanarak artması enflasyon ateşinin körüklenmesine sebebiyet verdi.

İkinci sıkıntı ise Rusya ve Ukrayna savaşı neticesi ile hem enerji arzında hem de gıda arzında yaşanan kısıtların fiyatlara olumsuz etkisiydi. Bu durum enflasyonun daha da artmasına sebebiyet verdi. Rusya’ya savaşı bitirmesi için yapılan yaptırımların etkisi ile Rusya’nın enerji tedariğinde Avrupa’ya yönelik devreye aldığı kısıtlamalar, Avrupa’da beklenmedik bir enerji krizini ortaya çıkardı. Kışla birlikte Avrupa’da enerji konusunda daha ciddi bir sıkıntının ortaya çıkacak olması, üretimin önemli ölçüde azalması ile sonuçlanabilir. Bu da bizim gibi Avrupa’ya ihracat yapan ülkeler açısından B ve C planlarını devreye alacak stratejileri geliştirmeyi zorunlu kılacaktır.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi son 25 senedir gündemimizde olan ancak gidişatı değiştirmek için önemli aksiyon almadığımız global ısınmanın etkilerini çok daha net yaşamaya başladık. Bu yaz ilk defa Avrupa’da nehir sularının seviyeleri beklenmedik orada azaldı. Avrupa yazı ciddi bir kuraklık içerisinde geçiriyor. Tarihte görülmemiş 42 derece üstü sıcakların neticeleri, Avrupa için önemli bir taşımacılık hattı olan nehir taşımacılığını sekteye uğratmaya başladı. 800 mil uzunluğunda olan Rhine (Ren) nehri, İsviçre Alp’lerinden başlayarak Avrupa’nın birçok önemli sanayi şehrinden geçerek Rotterdam’da denize dökülüyor. Rhine üstünde taşımacılık şu anda çok az oranda yapılabiliyor. Bunun neticesinde taşımacılık fiyatları artıyor. Bu nehir üstünden yakıt taşıyan gemilerin Haziran’da 25 Euro ton olan fiyatları bugün itibariyle 257 Euro ton olmuş durumda. Tedarik zincirinde beklemeyen bu sıkıntı ve artan fiyatlar Alman hükümetinin UniperSE gibi enerji şirketine 17 Milyar Euro fon desteği vermesine yol açıyor.

Peki ne yapmak lazım? Öncelikle, enflasyonist ortam önümüzdeki bir buçuk sene devam edecek gibi duruyor. Bununla beraber Rusya-Ukrayna savaşının bitme ihtimalinin çok düşük olduğunu öngörürsek bu kış enerji krizi kaçınılmayacak bir gerçek olacak. Bu kapsamda alternatif enerji yöntemlerini uygulamak ve geliştirmek önemli olacaktır. Bunu yaparken de organik, geri dönüşümlü ve doğal enerji kaynaklarının kullanımına önem vermek global ısınmanın önüne geçmek için çok daha kritik bir hamle olacaktır. Eş zamanlı olarak, tedarik zinciri sıkıntıları devam edeceği için doğru stok planlaması ve nakit akış yönetimi şirketler için varoluş kadar önemli bir konu haline gelecektir. Bu konulara stratejik olarak yaklaşan firmaların kriz bittikten sonra diğer yaklaşmayanlara göre önemli bir rekabet avantajı yaratacağı kesindir.

Tunç Berkman

Orkimder | Yönetim Kurulu Danışmanı